Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen kredi kartı limitleri üzerinden alınacak 750 TL’lik kesinti konusu, kamuoyunda farklı tepkilere yol açtı. Hükümet, bu uygulamanın savunma sanayi için kullanılacağını belirtmiş olsa da, bu adımın gerçekten doğru olup olmadığı veya kesintinin nasıl değerlendirileceği noktasında toplumun çeşitli kesimlerinde soru işaretleri belirdi.
Bir arkadaş sohbetinde bu meseleye farklı bir açıdan yaklaştık. Arkadaşım, maaşı benim iki katım olan biri olarak, 750 TL gibi bir meblağın savunma sanayisine gidip gitmeyeceği konusunda şüphe duyduğunu belirtti. "Sen bu paranın gerçekten savunma sanayine gideceğine emin misin?" diye sordu. Cevabım netti: Evet, eminim.
Bu noktada önemli olan, devletin böyle bir talebi olduğunda, vatandaş olarak bu talebi yerine getirmemiz gerektiği düşüncesiydi. "Devlet isterse, benim görevim vermektir" dedim. Çünkü mesele yalnızca bir iktidar meselesi değil, devlet söz konusu olduğunda vatandaşlık görevimiz devreye girer. Hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun, savunma sanayi gibi stratejik öneme sahip bir alanda, katkı sunmak bizim ülkemize olan borcumuzdur.
Devlet ve İktidar Ayrımı
Burada asıl mesele, iktidar ile devlet arasındaki farkı doğru anlayabilmektir. Bir iktidar gelir ve gider; ancak devlet her zaman kalıcıdır. Devletin bekası, geleceği, güvenliği gibi konular, günlük siyasetin ötesinde bir sorumluluk gerektirir. Arkadaşımın sorduğu gibi, "Başka bir iktidar olsa da verir misin?" sorusuna tereddütsüz "Evet" dememin sebebi budur. Çünkü savunma sanayi, bireysel siyasi tercihlerimizin ötesinde bir alan. Bu alandaki güç, bir milletin varoluş mücadelesinin temel direğidir.
750 TL’nin Anlamı
Kesinti miktarı olan 750 TL belki orta ölçekte iki kişinin öğle yemeği parası kadar olabilir. Ancak bu miktarın sembolik bir anlamı var. Bunu sadece maddi bir yük olarak görmek yerine, savunma sanayimize yapılan bir katkı olarak algılamak gerekiyor. Devlet, bu parayı talep ettiğinde, sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda vatandaş olarak ülkemizin geleceğine yapılan bir yatırım olarak görmek gerek.
Şunu da unutmamalıyız ki, "Bu para savunma sanayine gitmeyecek" diyenler, aslında kendi vicdanlarını rahatlatmak için bu söylemlerde bulunuyor olabilir. Oysa mesele, devletin talebine karşı gösterdiğimiz tutumla alakalıdır. Vicdanen rahat olmanın en doğru yolu, devletin çıkarları ve güvenliği için elimizden geleni yapmaktır.
Vatanseverlik Sorumluluğu
Her ne kadar bu tür uygulamalar tartışmalara yol açsa da, meseleye bir vatandaşlık görevi bilinciyle yaklaşmak gerekir. Devlet söz konusu olduğunda, katkı sunmak için siyasi tercihlerimizi bir kenara bırakmalıyız. Savunma sanayisi gibi kritik bir alanın gelişimine destek olmak, sadece bugünkü Türkiye’nin değil, gelecekteki Türkiye’nin de güvence altına alınması anlamına gelir.
