Türkiye ekonomisi, uzun süredir yanlış politikaların pençesinde. Sıcak para eksenli yüksek faiz sabit kur, Borca dayalı büyüme modeli, israfın göz ardı edilmesi ve enflasyonun kontrol altına alınamaması gibi sorunlar, toplumun her kesimini etkiliyor. Ancak daha da endişe verici olan, yetkililerin bu sorunları görmezden gelerek durumu sadece bir vatandaş gibi seyretmeleridir.
Yetkililer, alınan yanlış ekonomik kararların orta ve uzun vadede ne tür sorunlar doğuracağını gayet iyi biliyorlar. Ancak, bu bilgiyi bir eyleme dönüştürmek yerine, sonuçlarını hep birlikte bir sinema dizisi gibi izliyorlar. Ekonomik istikrarsızlık vatandaşın kahır çoğunluğunun cüzdanını yakarken, yönetimin sessizliği ve tutarsızlığı, ekonomik güveni yerle yeksan ediyor.
Ülkenin bu viran hali ortadayken, yöneticilerin sorumluluk almak yerine izleyici pozisyonunda kalması artık kabul edilemez bir durumdur. Hiç şüphesiz Ülkede yaşanan ekonomik kaosu görmezden gelen bir yaklaşım, mevcut durumun daha da kötüleşmesine yol açmaktadır. Toplumsal refahın yeniden tesis edilmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması için daha fazla gecikme yaşanmamalıdır.
Uzun vadeli sürdürülebilir bir ekonomik modelin inşası, ancak üretime dayalı, tasarruf tedbirleri ile mümkün olabilir. Bu süreçte, hamasi söylemlerden uzak devşirme olmayan vatanın öz çocukları olan uzmanların görüşleri dikkate alınmalı ve eleştirel düşünceye alan tanınmalıdır. Hükümet, ekonomik sorunları gerçek boyutlarıyla ele almalı ve çözüm odaklı politikalar geliştirmelidir.
Unutulmamalıdır ki, bir mücadele varsa, bu mücadelenin sonuçları ve stratejileri kamuoyu ile şeffaf bir şekilde de paylaşılmalıdır. Ekonomik değişimin olumlu yönde sağlanması, yalnızca Milli, güçlü ve kapsamlı bir politik irade ile mümkündür.
Artık Ekonomi yönetimi izleyici koltuğundan kalkıp, sorumluluk alarak daha sağlam adımlar atmalıdır. Aksi takdirde, bugünün ihmalkârlığı yarının çözülemez krizlerine dönüşecektir.