Türk tarihinin sayfalarında unutulmuş bir kahraman olarak yer alan Nuri Killigil Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında önemli başarılara imza atan bir subay, mühendis ve girişimcidir. Enver Paşa'nın kardeşi olan Nuri Paşa, sadece askeri yetenekleriyle değil, aynı zamanda Türkiye’nin ilk yerli ve milli savunma sanayisinin kurucusu olarak bilinir.
Bir Kahraman Yetişiyor
Nuri Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Trablusgarp’tan Kafkasya’ya kadar birçok cephede Türk milletinin bağımsızlığı için korkusuzca savaşmış bir askerdir. Kafkas İslam Ordusu Komutanı olarak, Azerbaycan ve çevresindeki Türk topraklarını Ermeni çetelerinden ve Bolşevik işgalinden kurtararak, Bakü’nün kurtuluşunda kritik rol oynamış ve bu yüzden "Bakü Fatihi" olarak anılmaya başlamıştır. Kazandığı zaferlerle hem Osmanlı’nın hem de Türk milletinin hafızasında yer edinen Nuri Paşa, savaş sonrasında ise askeri kariyerine devam ederken, savunma sanayisine büyük ilgi göstermiş ve bu alanda girişimlerde bulunmuştur.
Türk Savunma Sanayisinin Temelleri
Savaş sonrası Türkiye’nin savunma sanayisinin gelişmesine katkıda bulunmayı kendine görev edinen Nuri Paşa, Zeytinburnu'nda kurduğu fabrikada silah ve mühimmat üretimine başladı. Bu, Türkiye’nin kendi milli silahlarını üretme noktasında atılan en büyük adımlardan biriydi. Paşa'nın bu girişimi, Türkiye’nin dışa bağımlı olmadan kendi savunma sanayisini geliştirmesine yönelik ilk kıvılcımlardan biriydi. Kurduğu fabrikalarda çeşitli silah ve mühimmat üretimi yapılmaya başlandı. Ancak, Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayisi olmasını istemeyen çevreler, Nuri Paşa'nın bu çalışmalarından rahatsızlık duydu. Baskılar ve engellemelerle karşılaşan Nuri Paşa, bir süre sonra fabrikasında silah üretilmeyeceğini açıklamak zorunda kaldı. Ancak o, vatan aşkıyla dolu bir kahraman olarak gizlice üretime devam etti.
Sabotaj ve Acı Bir Son
2 Mart 1949, Türk savunma sanayisinin tarihine kara bir gün olarak geçti. Nuri Killigil Paşa'nın Zeytinburnu'ndaki fabrikasında saat 17.10'da ardı ardına üç büyük patlama meydana geldi. Sabotaj olduğu düşünülen bu patlamalar, ilk olarak kimyahaneyi vurdu, ardından cephanelikte büyük bir patlama yaşandı. Fabrikada meydana gelen bu büyük patlama sonucunda 27 kişi şehit oldu. Patlamanın büyüklüğü o kadar fazlaydı ki, Nuri Paşa'nın naaşı 20 gün boyunca bulunamadı. Arama çalışmalarından sonra Haliç’te su yüzüne çıkan birkaç parçadan ibaret olan cesedi, onun hayata veda ettiğini acı bir şekilde doğruladı.
Nuri Paşa’nın ölümünden sonra geriye kalan yanmış beden parçaları ve birkaç parça giysi, küçük bir tabuta konarak toprağa verildi. Ancak bu küçük tabut, büyük bir idealistin ve memleket sevdalısının son yolculuğuydu.
Meclis’te Kapanan Dosya
Patlamanın ardından Nuri Paşa’nın cenaze namazı kılınmadı. "Ceset eksik" gerekçesiyle namazın kılınmasına izin verilmemesi büyük tepki topladı. Halbuki, gıyabi cenaze namazı dahi kılınabilirken bu hak Paşa’ya çok görüldü. Meclis’te bu konuyla ilgili yapılan oturumlar, bazı milletvekillerinin tepkilerine rağmen kapalı celsede ele alındı ve olay örtbas edilmeye çalışıldı. 23 Mart'ta yapılan oturumda, bazı milletvekilleri olayın üstünün örtülmemesi gerektiğini yüksek sesle dile getirdiler. Ancak dosya kapatıldı ve bu büyük vatanseverin hayatı, halktan gizlendi.
Nuri Killigil Paşa’nın Mirası
Nuri Paşa, sadece bir savaş kahramanı değil, aynı zamanda Türkiye'nin ilk yerli ve milli savunma sanayisinin kurucusu olarak tarihimize geçti. Onun kurduğu fabrikalar ve geliştirdiği projeler, Türkiye’nin bağımsız bir savunma sanayisi geliştirme yolundaki ilk adımlarından biri oldu. Ancak bu başarıları ve idealleri, ne yazık ki uzun süre unutturulmaya çalışıldı. Kendisinden sonra gelen nesillere ilham verecek bir figür olan Nuri Paşa, vatanına ve milletine olan bağlılığıyla her zaman hatırlanmayı hak ediyor.
Vatan savunması için Trablusgarp’tan Bakü’ye kadar birçok cephede kahramanca savaşan, Türkiye'nin savunma sanayisinin temellerini atan bu büyük Türk evladının hatırasını yaşatmak, ona duyulan vefa borcunun bir gereğidir. Nuri Paşa’nın emaneti olan yerli ve milli savunma sanayisi ideali, bugün de Türkiye’nin en önemli hedeflerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bizlere düşen görev ise bu emanete sahip çıkmak, onun izinden yürüyerek Türkiye'nin bağımsızlığı için çalışmaya devam etmektir.
Nuri Paşa'nın ruhu şad, mekanı cennet olsun.