Esed ailesinin geçmişi, Suriye’nin siyasi tarihine derin izler bırakmıştır. Ailenin hikâyesi Osmanlı dönemine kadar uzanmakta olup, özellikle Süleyman el-Vahhiş’in Fransız mandası dönemindeki faaliyetleri dikkat çekmektedir. Süleyman el-Vahhiş, 1927’de soyadını “vahşi hayvan” anlamına gelen “Vahhiş”ten, “aslan” anlamına gelen “Esed”e değiştirmiştir. Aile, Fransız işgali sırasında bölgedeki Nusayri aşiretlerinden biri olarak öne çıkmıştır.
Fransa’ya Yazılan Mektup ve Tartışmalar
1936 yılında Süleyman Esed ve diğer Nusayri liderleri, Fransa’ya bir mektup yazarak Fransız mandasının sona ermemesini istemişlerdir. Mektupta, Sünni çoğunluğun yönetimi altında Nusayrilerin tehlike altında olacağını ifade etmişler ve azınlık haklarının korunması için Fransa’dan yardım talep etmişlerdir. Bu mektup, Esed ailesinin tarih boyunca siyasi dengelerden faydalanma çabasının bir yansıması olarak görülmüştür.
Hafız Esed Dönemi ve Darbeler Zinciri
Fransız mandasının 1946’da sona ermesinin ardından, Suriye sık sık askeri darbelerle karşı karşıya kalmıştır. 23 Şubat 1966’da gerçekleşen Baas Partisi darbesi, Hafız Esed’in yükselmesini sağlamıştır. Hafız Esed, 1970 yılında iktidarı ele geçirerek uzun yıllar sürecek bir yönetimin temelini atmıştır. Oğlu Beşşar Esed ise, 2000 yılında Hafız Esed’in ölümüyle iktidara gelmiştir.
Fransa Dışişleri Bakanı Fabius’un Açıklamaları
2012 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yapılan bir oturumda, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Süleyman Esed’in Fransa’ya yazdığı mektubu gündeme getirerek, Beşşar Esed’in ailesini Suriye’ye ihanet etmekle suçlamıştır. Bu açıklama, uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır.
Nusayri Azınlığın Konumu
Süleyman Esed’in Fransa’ya yazdığı mektup, azınlık hakları konusunda endişelerini dile getirirken, Nusayri toplumunun bağımsız bir devlet talebini de içermekteydi. Ancak tarihsel süreç, Esed ailesinin Suriye’nin siyasi sahnesindeki konumunu güçlendirmiş ve azınlık liderliğinden ülke yönetimine geçişlerini sağlamıştır.